İstanbul Sanayi Odası Değerli Metaller ve Kuyumculuk Sanayi Meslek Komitesi Başkan Vekili ve Mioro Hediyelik Eşya Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Gençoğlu, İKOHABER.COM ve Gold News dergisine önemli açıklamalar yaptı.

İstanbul Sanayi Odası Değerli Metaller ve Kuyumculuk Sanayi Meslek Komitesi’nde kaç kuyumcu meslektaşımız var?
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin en büyük sanayi odasıdır. Anadolu’da da çok sanayi kuruluşu olmasına rağmen İstanbul, sanayi şehri olmaya devam ediyor. Bu aslında sevindirici bir durumdur. Bir ülkenin kalkınması üretim, sanayi ve ihracatla mümkündür. Kuyumcular olarak son 10 yılda 100 olan sayımız 400’ün üstüne çıktı. Meslek olarak Sanayi Odası’ndaki etkinliğimiz de böylece artmış oldu.

Kuyumcuların Sanayi Odası’nda üye olmak için aranan kıstaslar nelerdir?
Sanayi Odası’na üye olmak için öncelikle üretim firması olması lazım. Bir diğer kıstas ise il sınırları içerisinde olmak ve 10’dan fazla çalışan işçiye sahip olmak. Ayrıca, standart sürdürülebilir bir makine parkurunuzun olması gerekiyor. Çok fazla bir makine gerektirmiyor; ama en azından ölçülebilir bir makine sistemi isteniyor. Yıllık üretim ile ilgili bir sınırlama yok; ama sürdürülebilir sanayiye uygun standart bir üretim faaliyeti aranıyor.

Kuyumcuların Sanayi Odası’nda meslek olarak etkisi ve temsil gücü nasıl?
Sanayi Odası çatısı altında 55 farklı meslekten komiteler bulunuyor. Biz, Değerli Metaller ve Kuyumculuk Sanayi Komitesi adıyla sektörümüzü temsil ediyoruz. Üye sayıları bizden daha az olan ve daha fazla olan sektörler var. Komiteler üye sayılarına göre, 5,7 ve 9 kişilik üyeden oluşuyor. Kuyumcular olarak sektörümüzü 7 kişilik komite ve İSO Meclisi’nde 3 üye ile temsil ediyoruz. Bizim sektörümüz Sanayi Odası’nda orta büyüklükte bir sektör haline geldi.

Komite olarak meslektaşlarınız için yaptıklarınız ve yapacağınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kuyumculuğu öncelikle Sanayi Odası’nda temsil etmek önemlidir. Oda’ya gelen bakanlar, bakan yardımcıları ve bürokratlara sektörümüzün önemini anlatıyoruz. Devlet, bazı kararlar aldığında buna dikkat ediyor. Son zamanlarda Ticaret ve Hazine Bakanlığı ile ilintili sorunlarımız oluyor. Bu sorunları İSO Meclisi’nde dile getiriyoruz ve çözülmeleri için adım atıyoruz. Komite, her ay bir toplantı yapıyor. Bu toplantıya bürokratik kurumlara iletmek istediğimiz konular ile ilgili resen kararlar alıyoruz. Söz konusu kararlar, İSO Yönetim Kurulu’ndan geçtikten sonra da ilgili bakanlıklara yazılı olarak gönderiliyor. Komite olarak sektörümüzü en iyi şekilde temsil ediyor, mesleğimizin faydasına olan konularda bürokrasiden destek istiyor, önümüzdeki zorlukları kaldırmalarını talep ediyoruz.

Sanayici kuyumcuların bugün yaşadığı en önemli sorunlar neler?
Son zamanlarda özellikle üretim maliyetlerimiz çok arttı. Ayrıca, bilhassa sanayici ihracatçıların altına erişimi konusunda sorunu var. İthalata getirilen kotanın akabinde altın fiyatlarında Türkiye, dünya ile ayrıştı. Kilo başı, 1000-2.000 dolar fark oluştu. Uygulama, bizim ticaretimizi engelleyen bir durum oldu. Ancak, bizim, Mücevher İhracatçıları Birliği’nin, İstanbul Kuyumcular Odası’nın ve İTO Kuyumculuk Komitesi’nin koordineli bir şekilde yürüttüğü çalışmalar neticesinde bazı şeyler çözüme ulaştı. Merkez Bankası’nda sektörümüz için de bir kota tahsis edildi ve bu altınları bankalar vasıtasıyla biraz geç de olsa kullanmaya başladık. Ama tabii ki gümrüklerde bazı sorunlarımız oluşuyor. Aslında, ihracatın önünü açmak için bu gibi kısıtlamaların olmaması gerekiyor. Ama, gerçek şu ki dünyanın içinde bulunduğu ekonomik şartlar, Türkiye’nin ekonomik durumu nedeniyle ve bürokraside altının bir cari açık yaratıyor düşüncesi olduğundan maalesef böyle önlemler alınıyor. Tüm bunları da hep birlikte aşmaya çalışıyoruz.

2023 yılı sanayici kuyumcularımız için nasıl geçti?
Gerçekten zor bir yıl oldu. Tabii ki yılın başında çok büyük bir deprem yaşadık. Hakikaten büyük acılar çekildi. Deprem felaketi bizi çok üzdü; ama devletimiz yaraları kısa zamanda sarmaya çalıştı. Biz de sektör olarak elimizden gelen destekleri ve yardımları yaptık. İçinden geçtiğimiz ekonomik şartlar da çok zorlu ve altın fiyatları da sürekli dalgalı bir seyir izliyor. Tüm bunlar bir olumsuzluk yaratıyor. Yıl içerisinde söz konusu olumsuzluklara kota meselesiyle altın fiyat farkı da eklendi. Ama, bilinmeli ki kuyumculuk çok dinamik bir sektör, yeni süreçlere ve zorluklara çabuk adapte olmayı başarabiliyor. Bu da sektörümüzün avantajı. Çok kısa zamanda silkinerek ayağa kalkmayı biliyoruz. Sektör yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen çok kötü bir yıl geçirmedi. Çok iyi bir yıl olmadı; ama çok da kötü de değildi diye düşünüyorum.

2024 yılı ile ilgili hedef ve beklentileriniz nelerdir?
Dünya genelinde bir durgunluk var. Yüksek seyreden faizler aslında en büyük rakiplerimizden biri. Çünkü, faizler yüksek olduğu zaman insanların para harcama isteği azalıyor. Ülkemizde 2023’te altına rağbet yine devam etti. 2024’te bunun biraz azalacağını düşünüyorum. Dünyada resesyon devam ediyor, 2023 yılı gibi bir yılı yakalayabilirsek iyi olur görüşündeyim.2024 yılının da zor bir yıl olacağını düşünüyorum.

Altın ithalatındaki kotanın sektör istihdamı, büyüme trendi ve müşterileriyle ilişkilerine yansımaları neler oldu?
Kota, gerçekten bizi zorlayan bir konu oldu. Ama, şu anda bankalar vasıtasıyla maliyeti biraz yüksek de olsa kısmen sorun çözüldü. Mevcut durumun en azından sürdürülmesi gerekiyor. Yarın öbür gün başka bir kararla da bu engellenirse daha kötü bir manzara ile karşılaşabiliriz. Enflasyonla maliyetler yükselmesine rağmen fiyatlara çok zam yapamıyoruz. Çünkü, dünyada da rekabet var. Bize rakip olan ülkeler var. Tüm bunların içerisinden sıyrılmaya çalışacağız. Ülke olarak dinamik bir sektöre sahibiz, dünyanın birçok yerine ürün satıyoruz. Ortadoğu’dan Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine kadar 170’e yakın ülkeye ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Artık, Türk kuyumculuğu 20-30 yıl öncesinin sektörü ile kıyaslanmayacak bir seviyeye ulaştı. Kalite, dizayn, sermaye birikimi, bilgi donanımı ve nitelikli çalışanları ile çok iyi bir yere geldiğini düşünüyorum. Dolayısı ile bu sektör büyümeye devam edecektir. Biz, meselelere kısa süreli değil, daha uzun vadeli perspektifle yaklaşıyoruz. Şu anda yüksek gözüken faiz oranları belki 2025 ve 2026’dan sonra düşmeye başlayacak. Yine de ekonomilerde bir rahatlama olabileceğine inanıyoruz. Böyle dönemlerde varsa eksiklerimizi gidererek, biraz daha şirketlerimizi yapılandırarak ve şirket içi eğitimlerine hız vererek geleceğe hazırlanmamız lazım.

Kota sürecinde sektör dış pazarlarda müşteri kaybına uğradı mı?
Sektörümüzün Ortadoğu, Avrupa ve Amerika’da bir miktar müşteri kaybına uğradığını düşünüyorum. Avrupa’da bizim rakibimiz İtalya. Onlar da altın problemi yok, müşterilerine istedikleri gibi kesintisiz ürünlerini sunabiliyorlar. Pandeminin etkileri de geçti. Pandemi sürecinde Avrupa, çok bocaladı, biz pandemi dönemini sektör olarak daha iyi yönetmeyi başardık. Şimdi onlar da yaralarını sardılar. Rekabet devam ediyor. Kota nedeniyle Uzakdoğu’daki rakip ülkelerin biraz gerisinde kaldık. Ama yavaş yavaş bunu da toparlayabileceğimize olan inancım yüksek. İlgili bakanlıklara ve bürokrasiye sektörün önemini ve dünyadaki yerini anlatıyoruz. Umuyorum ki ekonomide bir düzelme olduktan sonra önümüzdeki taşları kaldırırlar ve daha rahat bir ticaret/ üretim yapma iklimine kavuşuruz.

İSO Komite, İKO, İTO Komite ve Mücevher İhracatçıları Birliği arasındaki birliktelik ve eşgüdüm sorunların çözümüne katkı sunuyor mu?
Genel olarak tüm kurumlardaki başkanlar ve yöneticiler ile çok iyi ilişkilerimiz var. Karşılıklı saygı, sevgi içerisinde bu işleri çözmeyi ve ilerletmeye çalışıyoruz. Bence iyi bir dönemden geçiyoruz. Zaman zaman tabii ki fikir ayrılıklarımız olabilir. Burada en önemli şey; sektörümüzü temsil ederken ister kamuya karşı, isterse kamuoyuna tek ses olma meselesidir. Farklı farklı şeyler söylediğimizde sektörün güvenirliği de kayboluyor. Bu anlamda şu anda iyi durumdayız. Bir problemimiz yok, birbirimizi rahatlıkla arayıp konuşabiliyoruz ve bir noktada anlaşıp hep birlikte hareket etme durumumuz var. Bu da sektör adına olumlu bir durum.

Bugün, sektörümüzle ilgiliCİMER’den gelen şikayetlerin çoğunu internet üzerinden yapılan alışverişler oluşturuyor. İnternette ve sosyal medya mecralarındaki satışların mesleki etik kurallarına uygun, sağlıklı işlemesi için nasıl bir denetim getirilebilir?
İç piyasa açısından sadece İstanbul Kuyumcular Odası’nın bir denetim mekanizması olduğunu biliyorum. Diğer kurumlarımızın hiçbirinin bir denetim mekanizması yok. Ticaret Odası’nın kısmi olarak genel bir denetimi var, Sanayi Odası ve İhracatçılar Birliği’nin böyle bir birimi yok. En önemli konu şudur; birileri maalesef sektörün içinde hata yapıyor ve bunu sektörün engellemesi çok zor. Bunlara engelleyebilecek devletin organları, örgütleri, kanunları ve müeyyideleri var. Bu arada, devletin ilgili birimleri, sosyal medyada olan her şeyi görebiliyorlar. Bu kişiler hata yaptığında karşılığını bir ceza olarak görürse bu caydırıcı olacaktır. Ama, yapan yaptığının yanında kâr olduğunu görürse bu kötü bir örnek olur ve başkaları da yapar. Sektör kurumları olarak gidip birilerini ihbar etme gibi bir durumumuz olamaz diye düşünüyorum.

Sektörümüzün bugününü ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sektörümüz çok gayretlidir. Bugün dünyadaki gelişmeleri, kendi sektörü içerisinde yakalamış durumda. Ülke olarak kendi makinesini kendi üreten bir meslek haline geldik. Ayrıca, dizayn konusunda çok iyi bir konumdayız. Bir tek hammadde eksiğimiz var. Ülkemizde altın ve gümüş madenciliğinin üretimi az. Değerli takı işleme kapasitemiz çok daha fazla, bizim sektörümüz için hammadde yeterli değildir. Bunu ithal etmemiz lazım. Sektör olarak nitelikli insan kaynağı ve donanım konusunda bir eksiğimiz yok. Genç ustalarımız teknolojiyi çok iyi kullanıyor. Son zamanlarda dijital kuyumculuk çok gelişti. Tasarımcılar modeli çizip doğrudan mumda döküm yapılabiliyor. Döküm teknolojisi de hayli ilerledi. Bu da sektörü geliştiriyor. Buradaki en önemli konu, bizim tavsiyemiz; farklılaşmaktır. Birbirimizin aynısı ve benzeri işleri yapmayalım, Dünyadaki gelişmelerden trendlerden ve birbirimizden esinlenebiliriz. Ama, bunu farklılaştırmaya çalışırsak katma değer açısından sektörümüz için daha doğru şeyler yapmış oluruz.

Kuyumculukta başarılı olmak için nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle mesleği sevmek ve çok çalışmak lazım. Bir şeyin çok kısa sürede olmayacağı bilinci ile hareket edilmeli. Sonuçta bu bir maraton. Uzun süreli bir iş. Tuğla tuğla üstüne koyarak inşa etmek gerekiyor. Ve hep öğrenerek ilerlemek şart. Öğrenmenin yaşı yoktur. Teknoloji her gün değişiyor ve gelişiyor. Sektör değişiyor, müşteri değişiyor. Talepleri farklılaşıyor. Bu nedenle hep güncel kalmak önemlidir. Sürdürülebilir olmak gerekiyor. Öz sermayeye dikkat etmek gerekiyor. Öz sermayenin mümkün ise dağıtılmaması ve etki gücüne hassasiyetle yaklaşılmalıdır. Bu süreçte birlikte çalışacağınız ekiple kenetlenmeliyiz. Müşterilerinizle karşılıklı sevgi saygı çerçevesinde birlikte yol almak gerekiyor. Ben, müşteri ve insan ilişkilerine çok değer veriyorum. Tüm sektöre bunu tavsiye ediyorum. Uyumlu ve öğretici olmak önemlidir. Öğrenip sonra öğretmek bilgiyi aktarmak lazım. Saygı ve sevgi içerisinde firma içerisinde huzurlu bir ortam oluşturmak çalışma barışını sağlamak, başarıyı artırır.

Faizlerin artışta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Sektör mensuplarının altın kredilerine erişiminde bir zorluk görüyor musunuz?
Faizlerin yüksek seyrinden dolayı finansal desteğe ve krediye ulaşmakta bu aralar çok zorluklar var. Sektörümüz, hem emek yoğun ve hem de kâr marjı çok yüksek olmayan bir meslek aslında. Bu kadar yüksek faizleri ödemeye uygun bir sektör değiliz. Altın faizi, yıllık yüzde 6-10 arasında değişiyor. Dövizin yıllık faizi yüzde 10-12 civarında. TL faizi yüzde 45-50 civarında. Devletin ihracatçıya, üreticiye ve KOBİ’lere özel sağladığı krediler var, bunlar daha düşük faizli olabilir. Sektör firmalarımızın özellikle KOBİ ölçeğinde olanların bu kredilerden faydalanabileceğini düşünüyorum.

#INSTAGRAM'DA BİZİ TAKİP EDİN