Banner-Sterilisa
iko-store
Av. Nurten Satılmış: Dünya mücevher markaları nasıl başardı!

Dünyaca ünlü mücevher markalarına marka, patent ve tasarım hukuku konularında destek olan Av.Nurten Satılmış, Avrupa’daki akademik ve sosyal çalışmalar sonucu edindiği bilgi ve deneyimini Türkiye’nin dünyada doğru anlaşılması ve kuyumculuk sektörü için kullanmak istiyor. Nurten Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? İlk orta liseyi ve hukuk alanındaki lisans eğitimimi Türkiye’de tamamladım ve Uluslararası Ekonomi Hukuku alanındaki hukuk alanındaki yüksek lisansımı Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptım. Yüksek lisansımı bitirdikten sonra bir Alman enerji şirketinin Türkiye CEO’su olarak İstanbul’da iş hayatıma başladım, şu anda İstanbul barosu avukatı olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. Almanya’da hangi alanlarda uzmanlık eğitimi aldınız? Enerji ve yatırım hukuku ağırlıklı olmak üzere marka, patent hukuku ve lisans sözleşmeleri alanında çalışmalarım oldu. Bu alanlardaki bilgimi dünya çapında bir hukuk bürosu zinciri olan Lovells Hogan ve Alman Rekabet Kurumu‘ndaki çalışmalarımla tecrübeye dönüştürme imkanı buldum. Marka, patent ve tasarım hukuku alanındaki çalışmalar sırasında dünyaca ünlü markaların duruşma ve sözleşme süreçlerinde yer almak suretiyle mücevher sektöründe ilk beşe giren markaları tanıma ve yönetim kadrosuyla da temas imkanı buldum. Ünlü mücevher firmaları, markalaşma ve kurumsallaşmada nasıl bir süreç takip ettiler? Dünyaca ünlü markaların en belirgin özelliği yaptıkları bütün işlerde ve attıkları bütün adımları uzun vadeli planlamaları bu markaların sürekliliğini mümkün kılmaktadır. Özellikle alanında uzman bir kadrolarının olması, bu kadroyu oluştururken sektöre uygun doğru yeteneklerin teşhis edilmesi ve o yetenekleri çalışma sırasında bir takım kurs ve ek eğitimle gelişmelerini sağlamalarıdır. Markanın çalışanlarının gelişimine imkan yaratması hem kişinin verimli çalışmasını sağlayacak başarılı ve mutlu bir şekilde çalışmasına zemin hazırlamak için hem de markayı geleceğe taşımak ve zamanı yakalamak için… Türkiye’deki firma ve markalara bakıldığında bu süreçte dünya arenasında neden istenen sıçrama bir türlü yapılamıyor? En önemlileri işe alımlarda yetenek ve ilgi alanlarının çok dikkate alınmaması ve eğitim sistemimizde çok fazla teorik bilgi yüklenmemiz. Eskiden doktor, mühendis gibi klasik meslekler çok kabul görürüdü ve aileler çocuklarının yeteneklerini ilgi alanlarını dikkate almadan bu alanlara yönlendirirdi ve bunun sonucu olarak piyasada çok sayıda verimsiz çalışan mutsuz teorisyenler görüyoruz. Dünya hızla değişiyor; artık ekonomik piyasada sadece yaratıcı ve özgür düşünceyle yapılan çalışmalar fark yaratmaktadır. Artık klişe kalıplar ve başkasının yaptığı işleri taklit etmek suretiyle ne iç piyasada ne de global piyasada söz sahibi olamayacağımızın çok net anlaşılması gerekir. Bunun alt yapısı bugünden yarına verilecek kararlarla olamayacağını biliyoruz. Bu vesileyle Türkiye’de mücevher sektöründeki işletmeler ile yurt dışındaki aynı sektörde çalışan kurum ve kuruluşlar arasında ilişkileri geliştirip bu ilişkileri öğrencilerin bilgi ve tecrübelerini geliştirmeleri yönünde etkin bir şekilde değerlendirmek yerinde bir çalışma olurdu. Türk kuyumcu firmaları, Avrupa’da marka ve patent tescili konusunda nasıl bir izlemeli? Kuyumculukta daha çok marka tescili ve faydalı model olarak tasarım tescili mümkündür. Avrupa da toplululuk markası hükümlerine göre, markanızı topuluk markası olarak tescil ettiğinizde markanızı tek bir işlemle bütün AB üyesi ülkelerde tescil etmiş oluyorsunuz. Türkiye’den Almanya başta olmak üzere Avrupa’da yapılanmak isteyen şirketlerin dikkat edeceği konu Avrupa’daki iş hayatının Türkiye’ye nazaran son derece kurumsal olduğu, yani hatır gönül dostluk zemininde hiçbir şeyin yürümediğini bilerek adım atmaları gerektiğinden herşeyi yazılı olarak yasa ve prosedüre uygun bir şekilde ilerlemelerini tavsiye ederim. Almanya başta olmak üzere Avrupa pazarında başarılı olmak için nelere dikkat etmeli? Oradaki yapılanmalarında akraba veya dostluk bağlantıları olan kişilere değil de alanında uzman uzun vadede işin gereklerini yerine getirecek personel almaları ve dil konusunu problem olarak görmemeleri gerekir. Artık her sektörden uzman ve çok dil bilen çalışan bulmak sorun olmaktan çıkmış durumdadır. Avrupa’daki iş hayatı kişilere bağımlı olmadığı ve uzun süreli olduğu için iş sahibi orada sürekli olmadan da işleri doğru koordine eden bir çalışan vasıtasıyla ideal ve sorunsuz bir şekilde işleri yürütecektir. Avrupa’ya ihracat yapmak isteyen bir firma işe nereden başlamalı? Öncelikle yaptıkları ürün yelpazesiyle hangi ülkelere hitap ettiklerini çok iyi analiz etmeleri gerekiyor her ne kadar günümüzde klasik kalıplar geçerliliğini yitirmiş olsa da her ülkenin ve her kıtanın kendine özgü karakteristik çizgileri mevcuttur. Bunun için bir limited şirket kurup oradaki ticari faaliyetlerine başlayabilirler,bütün süreçlerde bir vergi ve hukuk danışmanı ile hareket edilmelidir. Avrupa’daki eğitim ve vergi sistemi çalışanın mesleki faaliyeti sırasında ek eğitimler alması için işverene vergi muafiyeti başta olmak üzere çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Almanya ve diğer ülkelere bakıldığında takı ve mücevher tercihlerinde neye dikkat ediyorlar? Bu ülkelerde alım gücü yüksek olan orta kuşak, daha sade ve az taşlı ürünler tercih ederler. Ancak, şehir şehir müşteri profili farklılık göstermektedir. Avrupa’da da artık daha abartılı dikkat çeken modeller talep görmeye başladı. Türkiye ile Avrupa arasındaki ticari ilişkilerin daha iyi noktalara gelmesi için neler yapılabilir? Üniversitelerimizde, kuyumculuk, tasarım, grafik, resim heykel vs. alanlarda eğitim alan öğrencilerin edindiği teorik bilginin pratik tecrübeye dönüşmesi için olabildiğince üniversite ve ticari işletmeler arasındaki ilişkiler maximize edilmeli. Eğitimde öğrencinin İngilizce başta olmak üzere birkaç yabancı dili iş hayatında kullanacağı seviyede öğrenmesiyle mümkün olacak yabancı ülkedeki şirketlerde başta staj olmak üzere birlikte çalışmanın zeminini oluşturmak suretiyle iki ülke arasında daha köklü ve kalıcı ticari ilişkiler kurulabilir. Gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir? Gerek Türkiye’deki mesleki tecrübem ve kültürel birikimim gerekse Avrupa’daki akademik ve sosyal çalışmalarım sonucu edindiğim bilgi ve tecrübemi ülkem için ülkemin gelişen dünyada doğru anlaşılması layık olduğu gibi temsil edilmesine katkıda bulunmak istiyorum.