Başkanların birlikteliği ve uyumu sektör için büyük bir şans!
İKO, Mücevher İhracatçıları Birliği ve İTO Kuyumculuk Komitesi başkanlarının sektörün geleceği için ortak hareket etmelerini sektör için büyük bir şans olduğunu ifade eden İstanbul Kuyumcular Odası (İKO)Başkan Yardımcısı Erdinç Demir, önceliklerinin Altın Muhasebesi sistemini hayata geçirmek olduğunu söyledi. Sektörü ve sorunlarını yakından biliyorsunuz. Meslektaşlarınızla yaptığınız sohbet ve görüşmelerde dile getirdikleri en önemli sorunları nelerdir? Altın esaslı bir muhasebe sisteminin olmaması ve nitelikli personel eksikliği en çok dile getirilen sorunlar olarak öne çıkıyor. Biliyorsunuz, sektöre nitelikli eleman yetiştirmek ve Kapalıçarşı ekolünü gelecek kuşaklara taşımak amacıyla Oda’mızın Mücevher Akademisi dersliklerinde çeşitli eğitimler veriyoruz. Ancak, kuyumculuk çok farklıdır, diğer mesleklere benzemez. İçinde yaşamadan herhangi bir şekilde o mesleği öğrenemiyorsunuz. Yani, okulda üç-dört yıl da geçirsen de bu sektörün içinde aktif olarak canlı, bu havayı teneffüs etmeden, Çarşı havasını koklamadan kuyumcu olunmaz. Eğitimin ilk adımlarını Odamız derslikleri ve okullarda attıktan sonra sahada bizzat mesleği deneyimleyerek nitelikli personel yetiştirmemiz gerekiyor. Eskiden küçük yaşlarda çıraklar geliyordu; ama şimdi eğitim hayatının hem uzun olması, hem de farklı sektörlere insanları adapte etmeleri sektör mensuplarını çok zorluyor. Sektörde nitelikli eleman ihtiyacı ne zamandan beri var? Yaklaşık 15 yıldır biz bu personel sorununu yaşıyoruz. Eğitimde 12 yıllık sisteme geçildikten sonra çırak bulmamız, yetiştirmemiz neredeyse sıfırlandı. Çeşitli mesleki okullar açıldı ve onlarla destekleneceği söylendi; ama bu çalışma da yaşadığımız sorunu gidermekte yetersiz kaldı. Bu süreçte yeterli yatırım ve destek olmadığından bazı okullar kapandı. Oda olarak Mücevher İhracatçılar Birliği Yönetimi ile bu konuda koordineli hareket ederek kapatılan bazı kuyumculuk liseleri yeniden eğitime başlamasına ön ayak olduk. Kuyumcular, en çok hangi alanlarda nitelikli elemanlara ihtiyacı var? Aslında, tüm alanlarda ihtiyaç var. Özellikle cilacı, tesviye, kaynakçı, lazer kaynakçı bunlar çok kolay yetişen elemanlar değil. Ayrıca, CNC konusunda eksiklerimiz var. CNC makineleri çalıştırabilecek ve aynı zamanda yazılımını ve çizimini yapabilecek personel ihtiyacı da bulunuyor. Bugün; artık, kuyumculuk üretiminde yoğun teknoloji kullanılıyor. Uzman personel çalıştırılmadığında da verimli olamıyorsunuz. İstanbul Kuyumcular Odası’nda ikinci dönem için de yeniden seçildiniz. Yeni süreçte yapmayı planladığınız projeler hakkında neler söylemek istersiniz? Öncelikle, ivedilikle Altın Esaslı Muhasebe Sistemi’ni hayata geçirmek istiyoruz. Bir önceki dönemde en çok mesai harcadığımız konulardan biriydi. İlk etapta Altın Muhasebesi’nin yürürlüğe girmesi için çalışacağız. Yasalaşması konusunda da bayağı mesafe alınmıştı. İlgili bakanlıklar ve kurumlarla istişare ve görüşmelerimiz de son derece olumluydu. Meclis’teki yoğun trafik, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri işi biraz uzattı. Ancak, 28 Mayıs’tan sonra konuyla ilgili temaslarımızı yoğunlaştıracağız. Altın Muhasebesi, yaklaşık olarak 19 yıldır sektörün gündeminde. Sektör için neden bu kadar önemli? Altın ve gümüş, bizim hammaddemiz. Kuyumcuların asıl kazancı işçilikten kazandığıdır. Ancak, uygulamadaki muhasebe sistemi uyarınca altın fiyatları yükseldiğinde Maliye, kar edildiği düşüncesiyle kuyumculardan gelir vergisi talep ediyor. Bu nedenle, mevcut ‘Enflasyon Muhasebesi’ uygulamasının zorlukları nedeniyle kuyumcular, arzu etmelerine rağmen çok vergi veremiyor. Uygulama nedeniyle firmalar, fatura kesemiyor. Fatura kesmedikleri için kuyumcular, bilançoları nedeniyle bankalar nezdinde zarar eden işletmeler olarak gözüküyor. İhracat yapıp fatura kesmek istedikleri vakit de aradaki farktan dolayı karşılarına büyük vergiler çıkıyor. Bu da ürünün kendi kazancını çok fazla aşıyor. Kazancının 5-10 katı rakamlar çıktığı için sektör fatura kesmek istemiyor. Altın Esaslı bir muhasebe sistemine geçerek fatura kesen ve resmiyeti yüzde 100’e getiren bir sektör olmamız gerekiyor. Sektörün sağlıklı büyümesi, markalaşması ve kurumsallaşması için de Altın Muhasebesi kritik önem taşıyor değil mi? Altın Esaslı Muhasebe sistemi getirilmeden Türk kuyumculuk sektörü, kesinlikle yükselemez ve büyüyemez. Gerçek bilançolarıyla bankalar ve devlet tarafından tanınan sektör haline gelemeyiz. Bu kapsamda, İKO bünyesindeki dersliklerde devam eden eğitim ve kursların piyasaya ve sektöre katkıları nelerdir? Size eğitimlerle ilgili geri dönüşler oluyor mu? Matrix Gold, mıhlayıcılık ve sadekarlık kurslarımız büyük talep alıyor. Aynı zamanda, uzun bir süredir GLT Akademi’de verilen Pırlanta kursumuz da çok ilgi görüyor. Ama Oda’nın da belli bir potansiyeli var. Eleman ihtiyacının yüzde 100’ünü İKO’nun karşılaması mümkün değildir. Sadece meslektaşları için elinden gelen her şeyi fazlasıyla yapmaya çalışan bir kurumumuz. Verdiğimiz kurslarla meslektaşlarımızın nitelikli personel ihtiyacını azaltmaya çalışıyoruz. Mücevher Akademisi dersliklerinde eğitimlerimiz devam ediyor; ama taleplere yetişemiyoruz. Eski ustalar da eğitim vermek istemiyor. Örneğin; cila eğitimi çok talep ediliyor; ancak eğitim verecek hoca bulmakta zorluk yaşıyoruz. Verdiğimiz eğitimlerle ilgili sektörden bize çok olumlu geri dönüşleri oluyor. Personel açığımız çok fazla, sektör büyüyor, ihracat artıyor. Türk kuyumculuğu, dünyada İtalya’nın önüne geçen Çin ile kafa kafaya gelen bir sektör haline geldi. Bugün birçok noktada üretim için atölye blokları yapılıyor. Makineleri tedarik ediyoruz; ama personel ihtiyacını bir türlü çözemiyoruz. Sektör mensuplarımız birçok hizmeti Çemberlitaş’taki Merkez Binası’nın yanı sıra Kuyumcukent’teki ofisten alabiliyor. Hizmetleriniz ile ilgili sektör mensuplarına bir çağrınız olacak mı? Kuyumcukent Ofisimiz ve Çemberlitaş’taki Merkez Bina’mızda sektör mensuplarına üye işlemlerinden ithalat-ihracatta expertiz hizmetlerine, ayar hizmetinden sertifikasyona, farklı mesleki kurslardan yayınlara kadar birçok alanda hizmet veriyoruz. Atölye ve perakendeci meslektaşlarımızdan isteğimiz, bu hizmetleri alarak Oda’ya destek olmalarıdır. Çünkü, biz kurum olarak hiçbir menfaat gözetmeyen, taraf tutmayan hizmetler veriyoruz. Tüm bu hizmetlerimizin yanı sıra sektörün tüm sorunlarını her platformda dile getiriyor ve kamuoyunda medyayı etkili kullanarak Türk kuyumculuğunun sesini duyuruyoruz. Oda olarak GLT Laboratuvarı ile Anadolu’nun farklı illerinde Pırlanta Eğitimleri veriyorsunuz. Siz de bu eğitimlere YK adına katılıyorsunuz. Pırlanta eğitimleri hakkında neler söylemek istersiniz? GLT, Oda’mız bünyesinde İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle kurulmuş milli ve yerli laboratuvardır. Laboratuvar, uluslar arası geçerlilikte sertifika düzenliyor. Türkiye’nin Gemoloji Laboratuvarı GLT’yi illerde verdiğimiz Pırlanta Seminerleri ile sektörümüze tanıtıyoruz. Seminerlerimiz ile elmas, sentetik taşlar ve Lab Diamond konusunda meslektaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Bugüne kadar 12 ilimizde eğitim verdik. Şehirlerimizin hepsinde pırlanta seminerlerimizle ilgili yoğun taleple karşılaştık. Talep üzerine bazı illerimize seminer için ikinci kez gittik. İnsanlar, pırlanta konusunda kendilerine yeni bilgi/vizyon kattığı için seminerlerden çok mutlu. Bilindiği gibi pırlantalı mücevherler, son 10 yıl içerisinde Türkiye’de çok ciddi bir mesafe kaydetti. İnsanlar, bu nedenle taş ile ilgili uzmanlaşmak istiyor. Eskiden sadece altın satıyorlardı, şimdi ise pırlantalı mücevher de satıyorlar. Taşlar ile ilgili her şeyi öğrenmeye çalışıyorlar. Biz de GLT Pırlanta Seminerleri ile onların bu ihtiyacına karşılık vermeye çalışıyoruz. Sponsorlarımız da etkinliklerde tanıtımlar yapıyor. Tüm sponsorlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Hiçbir zaman bizi yalnız bırakmıyorlar. Biz de sponsorlarımızın önemli desteği ile bu eğitimleri sorunsuzca sürdürüyoruz. Kahramanmaraş merkezli depremler, özellikle bölge illerinde üretim konusunda bazı sıkıntıları da oluşturdu. Söz konusu sorunlar ve gelişen talepler, İstanbul’a ve atölyecilere nasıl yansıdı? Öncelikle deprem bölgesindeki kardeşlerimize ve meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Deprem nedeniyle atölyeler yıkıldı ve kullanılamaz hale geldi. Halen deprem bölgesinden İstanbul’a ciddi bir talep var. Bu, aslında İstanbul için pozitif gözükse de biz hiçbir zaman kimsenin mağduriyetinden dolayı iş yapmayı seven bir sektör değiliz. Türkiye Kuyumculuk ve Mücevher Sektörü olarak depremden etkilenen tüm illerimiz için yardım kampanyaları düzenledik, aşevleri kurduk. Aşevlerimiz halen faaliyetlerini sürdürüyor. Sektörümüzün en büyük şansı da üç güzel başkanın hem arkadaş, hem de başkan olmalarıdır. Üç güzide başkanın istişare halinde meslektaşlarının geleceği için ortak hareket etmesi, Ankara’daki görüşmelerde de bize çok pozitif yansıyor. Son 50- 100 senede böyle üç başkanın bir araya gelmesi çok zor. İKO, Mücevher İhracatçıları Birliği ve İTO Kuyumculuk Komitesi başkanları da sektör tarafından çok sevilen insanlar. Meslektaşları için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Son olarak aktarmak istediğiniz bir konu, ya da meslektaşlarınıza vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Yönetim olarak göreve geldiğimiz günden beri Oda’ya büyük ivme kazandırdık. Biz göreve gelmeden önce Oda’nın finansal sorunları vardı. Bunları, meslektaşlarımızın verdiği büyük destek ile çözdük. İlk dönemimizde Yönetim olarak elimizden gelen tüm çabayı gösterdik. Bu süre içerisinde birçok seçim, pandemi, deprem ve afetleri gördük. Altın Muhasebesi öncelikli konumuz. Önümüzdeki süreçte meslektaşlarımızın finansal sorunlarına çözüm olması için geliştirdiğimiz Altınbank konusunda da önemli adımlar atmayı planlıyoruz. İKO Yönetimi olarak en önemli özelliklerimizden biri her şeye anında müdahale etme becerisini göstermemizdir. İcraat konusunda çok hızlıyız, kendimiz inisiyatif alıp harekete geçiyoruz. Hiçbir yeri beklemek zorunda kalmıyoruz. Esnafımız bize destek olsun, bilsinler ki doğru yolda ilerliyoruz. Elimizden geldiğince İKO’yu ön plana çıkarmak ve daha verimli hale getirmek için çalışıyoruz.