Banner-Sterilisa
iko-store
Başkasının ayak izine basanın kendi ayak izi olmaz!

Cumhurbaşkanlığı tarafından altın, gümüş kakma ve sedefkarlık dallarında Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü’nü alan sanatkar, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu, ülkemizde Kuyumculuk, Osmanlı bakır mutfak eşyası, Taş Plak ve Mühür müzelerinin kurulmasının önemine dikkat çekerek, kuyumcuların özgün modellere imza atması için hat, tezhip ve minyatür sanatlarını da bilmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan aldığınız Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu ödüller, tabii ki güzel, bir teşvik. Bu, ödülü alan kişilerden ziyade gelecek nesillere bir teşviktir. İnsanların faydalanması için ödül sahiplerinin hayatta iken veya vefatları halinde ellerindeki kıymetli materyallerden müzeler, kültür merkezleri kurulması ve galerilerin açılması önemlidir.

Kuyumculukta hangi alanda ustalığınız ve eserleriniz var?
1970 yılında Almanya’da eğitimimi tamamlayarak Türkiye’ye döndüm. O zamanlar takı çok modaydı. Batıda neredeyse herkes göğsünde haç ve yakasında bir şeyler takıyordu. Aslında, bizi de simgeleyen şeyler olmalıdır. Bu nedenle yaka iğneleri, küpeler, kolyeler ve bilezikler yaptım. Kuyumculara tavsiyem; sadece meslek teknolojilerini bilerek bir şeyler yapmak yetmez. Çağdaş sanatı yakalamak ve fark oluşturmak amacıyla hat, tezhip ve minyatür sanatlarını da öğrenmek lazım. Gümüş kakmada makale yazmak için Kalcılar Han’a gittim. Kirkor İnceyan gümüş kakmada, Nerses Semercioğlu ise sedefte benim dostlarım ve arkadaşlarımdı. Çıraklık yapacak yaşta olmadığım için gözüm baktığı bir şeyi mutlaka çözer. Onların da ellerini baktım bir süre. Ben de yapabilir miyim? diye sordum. ‘Hoca, bunlar kolay şeyler değildir, yazmaya benzemez’ dediklerinde “Deneyelim” dedim. Deseni çizdikten sonra yapmaya başlayınca tüm esnaf, ‘Sen bizimle dalga mı geçiyordun biliyor muşun bunları’ dediler. Hat sanatını bilmeden hat kabartmasının kakmasını yapamazsın.

Altın ve gümüş konusunda usta olarak yaptığınız satmaya kıyamadığınız modeller var mı?
Yaptıklarımın yüzde 90’ını satmadım. 81 yaşındayım, gün gelir Kuyumculuk Müzesi kurulur diye hala bekliyorum. Kapalıçarşı’da binlerce insan, kıl testeresiyle bir şeyler oyuyor, yapıyor. Ancak, yaptıkları şeylerin geçmişini, anatomik yapısını, güzelliklerini ve estetiğini pek bilmiyor. Merhum eski bakanımız Adnan Kahveci ile Sultanahmet’te kuyumculuk lisesini kurduğumuzda ders müfredatında Geleneksel Sanatların da olması gerektiğini anlattık.

Bugün Türkiye kuyumculuk sektörünün geldiği noktayı ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Böyle giderse istikbal yok. ‘Gibi’ yapmakla sanat olmaz. Turistler, farklı bir ülkeye kendilerinde olmayanı görmek, yaşamak, bilmek ve kuyumculuğa meraklı ise takı almak ister.  Ama, tezgahta ülkelerindekine benzer takıları  neden alsın ki! Kuyumcularımızın oturup bunları düşünmesi lazım.  Bu gidişle 3 adım ileri, 5 adım geri, arada sırada tesadüfen yakalanan güzelliklerle bir yere varamazsın.

İlk hangi konuda eser ve malzeme toplamaya başladınız?
Kültür Bakanlığı’nın Elmadağ’da açtığı kurslarda aldığım dersler ile Karagöz figürlerini yaparak başladım. Bunları deve derisinden yapmıştım, Karagöz figürlerinden güzel bir altın oygu (oyma) koleksiyonu yapılabilir. Bir hanım efendinin yakasındaki tuğralı altın iğneleri görünce, ustasını araştırdım. Hat sanatımızın önemli temsilcisi merhum Necmettin Okyay’ın bahriyeli oğlu Nebih Bey, emekli olduktan sonra Çemberlitaş Tavuk Pazarı’ndaki atölyesinde kıl testeresiyle altın oyma madalyon, kolye ve yaka iğnesi yapıyordu. Ona verdiğim yaka iğnesi siparişini almaya gidince ben yapabilir miyim diye sordum. Eskiden Osmanlı Selçuklu eserleri ortada dolaşıyor, bunların çok büyük bir kısmı eritildi. Çuhacı Han’a çuvallarla kemer tokaları, yaka iğneleri ve fincan zarfları gelirdi. Bunları gördüm, bunlar da eritildi. Çok düşündüm ve yazdım. Alanı yok. Gücüm ölçüsünde birer tane satın alırdım.

Aralarında en çok malzeme / eser topladığınız ve iddialı olduğunuz koleksiyon hangisi?
4 bin eserden oluşan taş plak koleksiyonum var. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Taş Plak Dinleti Müzesi hayalim var. Bunlarla beraber çok keyifli. Mühür koleksiyonum da iddialı.  Kültür Bakanlığı, Kuyumcular Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Birliği, sanatkarlar, bilim insanları ve daha başka gruplar bir araya gelerek eski eserler yönetmeliğini yeniden yazmaları gerekir. Osmanlı padişahlarının paralarını yasaklamak hangi akla hizmettir. Selçuklu ve beylik paralarını ve bu eserleri bulundurmak için koleksiyoner olma şartı getirmenin hiçbir mantığı yoktur. Düşünsenize üzerinizde Fatih Sultan Mehmet’in 4 santimlik gümüş akçesi bulunsa alır götürürler sizi.

Yaklaşık 40 yıldır bu koleksiyonlarınızın sergileneceği bir müze kurma hayaliniz var. Bu ideal bugüne kadar neden gerçekleşmedi?
Benim gözlerim 3 kere Topkapı Sarayı’nı dolduracak kadar eser gördü. Bunların üçte biri eritildi. Üçte biri yurt dışına götürüldü, geri kalanı da koleksiyonerlerde… Mühür koleksiyonuma daha yüzlercesini katabilirdim. Ama, çok yük oluyor. Görevliler geliyor niye aldın diye soruyorlar. Bana vakıf kur diyorlar. Ailemi zor geçindiriyorum, bugüne kadar tatil yüzü görmedim.  Topladığım eşyaların hepsi eksik, kırık, döküktü, aldım tamir ettim. Kültür Bakanlığı, polis teşkilatı ve jandarmanın eski eserler konusunda iyi yetişmelidir. Bugün bakıyorsunuz ülkemizde Osmanlı Mutfak,  Kuyumculuk ve Taş Plak müzesi yok. Mühür, çok ayrı bir konu. Öyle bir medeniyet ki bu topraklar da bütün kavimlerin farklı mühürleri var. Peki, arkeoloji müzesi dışında niye bir mühür müzesi yapmayız. Hayalimdeki mühür müzesi kuyumculuğa giriyor, hakkaklar ve hattatlar ile ilgilidir. Tüm bunlar, çok büyük bir çatı altında toplanacağı gibi sadece bir takı müzesi, mühür veya yüzük müzesi kurulsa kötü mü olur! Çok yüksek değerli şeyler değil; ama 500 kadar yüzüğüm var.

Şu anda yayına hazırladığınız ve yeni baskı için bekleyen eserleriniz var mı?
Osmanlı’daki ilk kermesin Abdülhamit’in Yıldız Sarayı’nda yaptırdığı müzayedenin ele alındığı bir eserim var. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Matbuatta Hüsnü Hat. Yaklaşık 8-10 baskıya hazır eserim var. Kuyumculuk Sözlüğü genişletilmiş yeni baskıya hazır. Osmanlı kartvizitlerinin 3. ve genişletilmiş baskısı yapılmalıdır. 100 küsur çeşidi olan Osmanlı fincan zarfları var. Bunlar bilinmeden bu memleketin medeniyetteki yeri bilinmez. Medeniyet tarihi derslerini meslekleri ne olursa olsun üniversitedeki tüm öğrencilere verilmelidir. Osmanlı mutfak müzesi kurulsa dünya hayran olur. Topkapı Müzesi mutfağı ithal müzedir. Orada Çin ve Japon porselenleri var, biz yokuz. Sizler için son sözüm. ‘Türk kuyumculuk Müzesi’ mutlaka kurulmalıdır. Kaybedilmiş yüzlerce yıla rağmen. Sevgi ile…