Banner-Sterilisa
iko-store
İstanbul’da denetlenmeyen mağazacı ve atölye kalmayacak

İstanbul Kuyumcular Odası Denetim Kurulu Başkanı Aykut Erhan, dürüst çalışan esnaf ve tüketicilerin korunması amacıyla denetimlerini aralıksız sürdürdüklerini belirterek; “Görev süremizde İstanbul’da denetlemediğimiz kuyumcu mağazacısı ve atölyecisi kalmayacak.  Hiç kimse İKO çalışmıyor diyemeyecek. Buna fırsat vermedik ve vermeyeceğiz.”dedi. Siz mesleki anlamda sektörün imalat, toptan ve perakende kısmını yakından bilen bir isimsiniz. Bunları birbirini destekleyen ve besleyen üçlü dişliye benzetirsek uygulama alanında yaşanan en önemli sorunlar nelerdir? Son zamanlarda üreticilerimiz, iç piyasada özellikle ödemeler konusunda zorluk yaşıyor. Ayrıca, pandemi ve sonrasında iadelerin artması da imalatçılarımızın zarar görme risklerini artırıyor. Öte yandan, Kuyumcukent gibi meslektaşlarımızın toplu faaliyet gösterdiği alanlar başta olmak üzere işyeri kiraları ve aidatlarının aşırı yükselmesi üreticilerimizi zor durumda bırakıyor. İmalatçılarımızın karşılaştığı bir diğer zorluk ise nitelikli eleman istihdamı konusunda yaşanıyor. Bir yandan, piyasada nitelikli eleman sıkıntısı göze çarparken, diğer yandan ise etik olmayan bir tarzda, yüksek maaş vaatleriyle rakip firmalardan eleman transferi yapılması da firmalarımızın motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Bu arada, özellikle işsizlik zamanlarında imalatçılara kendi ticari anlayışlarına göre ürettim talebinde bulunan, toptan kuyumculuk hizmeti yapan bir kesim var. Söz konusu bu kişiler, sadece fiyat endeksli olarak piyasada dikkat çekmek istiyor. Satış yaptıkları ürünler genelde bol taşlı ve bol yaylı oluyor. Bu ürünler nedeniyle tüketici şikayetleri de artıyor. Bir kısım atölyeci, ‘Bizden böyle istendi, biz de yapıyoruz.’ sözleriyle kendilerini savunurken bazı imalatçılarımız ise ‘Bu üretim helal değil, biz bu tarz üretim yapamayız.” diyorlar. Asıl ideal olan; kaliteli üretim, hızlı hizmet ve ödeme kolaylığı atölyecilere sağlanarak bir ticaret yapmaktan uzaklaşılmış durumda. Meslekte 1980-1990 arası işlerin şu anki dönemde yapılmış işlerle karşılaştırılması mümkün değil. Ticari etik ve işleyiş anlamında eski yılların gerisinde miyiz? Toptancılar da üreticileri ezmeye, kendi aralarında sermaye yarışı yapmaya başladı. Eskiyi halen içimizden söküp atamadığımız için biz o çıtayı yüksek görüp atlayamadık. 1980-90 yıllarında ticarette atölyecilerle samimiyet kuruyorduk. İşler, daha sağlıklı bir minvalde yürütülüyordu. Bugün bakıyorsunuz taşı büyük, yayı fazla koy, ucuz ürün olsun. Ben daha uygun satayım gibi mantıkla hareket eden bir piyasa içerisindeyiz. Bunların da hepsine Kuyumcular Odası olarak bir çözüm getirmeyi hedefliyoruz. Perakendecilerde ise farklı bir sorun karşımıza çıkıyor. Genelde sosyal medya modelleriyle atölyecilerin tek ürün üzerinde yoğunlaşması üretimde aksamalara sebep oluyor. Hem ihracat, hem de iç piyasada bu tek siparişler, normal yoğun işlerin önüne geçiyor. Perakendecilerin de bu isteklerinin çoğaldığını görüyoruz. Sosyal medyada gördükleri modelin aynısından istiyoruz diyorlar; ama o kalıp sadece 1 kişide var. Bu nedenle, herkeste bir koşuşturma, heyecan oluşuyor. Mağazalarda bir diğer sorun kaynağı ise hurdaların satışında ortaya çıkıyor. Kimi mağazacılar hurdaları taşlı alıyor, hesap ediyor, tolere etmek için de sattığı ürüne çok yazıyor. Bazı esnaf ise kuralları çiğnemeden hareket ediyor; taşını söküyor, müşteriye fiyat veriyor. Taşlı aldım demediği, taşı söktüğü için de satışı düşüyor. Müşteri kaybına uğruyor. Kimisi de taşlı alıyor; ama fiyatını 500-530 milyem sayıyor. Kimisi de taşı söküp tartayım, hakkınız geçmesin dediği halde müşteri, taşı düşürmeden uygun alan esnafı tercih edebiliyor. Ayrıca, toptancılara da taşlı hurda verme çabaları içinde olan mağazacılar da yok değil. Taşını düşmüş olduğu hurdayı taşlı vermeye çalışıyor. Bunlar, eskiden ticaretin içerisinde olmayan şeylerdir. Yeni çıkarılmış, icat edilmiş, bu tarz ticareti kuyumculuk sektörüne yakıştıramıyor, milli servete zarar veren anlayışlar olarak görüyoruz. İstanbul Kuyumcular Odası’nın sektörün her platformda temsili ve sorunların çözümünde nasıl bir konumu ve işlevi bulunuyor? Kuyumcular Odası, hem sorunları her platformda dile getiriyor, hem de çözümünde aktif bir rol alıyor. Bu kapsamda Ankara’da bakanlık, ilgili devlet, kurumları, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı, Darphane Genel Müdürlüğü ile sürekli iletişimde kalarak, kurumlar arasında sektörü temsil ederek mekik dokuyor. Sektörle ilgili yapılan düzenlemeler ve kanun taslağı çalışmalarında rol alarak sektörün aleyhine olan maddelerin revize edilmesini sağlıyor. İKO, yüksek temsil kabiliyeti ve geniş etki potansiyeliyle Türkiye’deki tüm kuyumcuların çatı kuruluşu ve abisi. Bu konumunu çok iyi değerlendirerek sorunların çözümü için devletin ilgili tüm birimleriyle iletişimi hep açık tutuyor. Ortak akıl ve istişare anlayışıyla hareket eden Başkan ve Yönetim kurulu sayesinde Oda’mız Bakanlıklar ve ilgili kurumlar tarafından dikkate alınan ve talepleri kabul gören bir kurum haline geldi. Önceki başkanlarımız ve yönetim kurulları da aynı şekildeydi; fakat biz hizmet bayrağı çıtasını daha yukarıya çıkarttığımıza inanıyoruz. Bizden görevi alacak arkadaşlar da bu misyonu devam ettirerek bu bayrağı daha çok yukarıya çıkartsınlar, alkışlarız.   İstanbul Kuyumcular Odası, piyasanın sağlıklı işlemesi ve dürüst çalışan esnafın korunması adına ne tür yetkilere sahip? Oda’mızın yetkileri ve etki alanı çok kapsamlı; ama sınırlı olan yetkileri de mevcuttur. Sonuçta burası bir bakanlık değil. Ancak, cezai müeyyide gerektiren konularda ise ilgili devlet kurumlarımızla hızla iletişime geçerek gereğinden çok daha fazlasını yaptırabilecek güce sahibiz. Özetle, Kuyumcular Odası’nın dürüst çalışan esnafı koruyacak geniş yetkileri bulunuyor. Tabii ki bugün bunu yaptırabilen Başkan ve Yönetim Kurulu var. Denetim Kurulu olarak piyasada düzenli olarak denetimler yapıyorsunuz. Bu denetimlerle İKO olarak neleri hedefliyorsunuz? Ayar ve karat denetimlerimiz, İstanbul içerisindeki imalat ve mağazaları kapsıyor. Denetim sırasında analiz için aldığımız ürünlerde öncelikle menşeine bakıyoruz. Kim ve hangi atölyede üretmiş, damga, patent ve logosu var mı inceliyoruz. Daha sonra da ürünün ayar kontrolü için analize alınıyor. GLT-DS Services Laboratuvarı ve İKO Ayarevi’nde yapılan titiz analizlerin ardından ürün hiç deforme olmadan esnafa iade ediliyor. Denetimlerimizde bazı esnafın;‘Onu almayın, bunu verelim. 2 tane almayın, bir tane alın.’ şeklinde yaklaşımları oluyor. Kuyumcular Odası, denetim için mağazaya girdiğinde isterse dükkanı komple alabilir. Öyle bir dünya yok. Biz, göreve çıktığımızda babamız, dedemiz olmaz. Kimseyi tanımayız devlet adına çıkıyoruz, devlet için görevimizi yapıyoruz. Aynı zamanda, bu işi yürütürken kurumumuza olan sadakatimizi, liyakatimizi gösteriyoruz. O yüzden esnaftan ricamız; gelen arkadaşlarımızı zor durumda bırakacak ve zorlayacak hiçbir kelime konuşmadan istediklerini yapsınlar. Zaten kendine güvenen, abdestinden şüphesi olmayanın kesinlikle korkacak bir durumu olmaz. Perakende esnafının bu denetimlere ve ziyaretlere bakışı ve tepkisi nasıl? Esnafın yüzde 80’i denetimlere çok olumlu yaklaşıyor, geri kalanında ise tedirgin davranış içine girenleri görüyoruz. Denetim Kurulu yetkililerinin profesyonel yaklaşımı ve gösterdiği nezaket nedeniyle dükkandan çıkarken esnafın memnuniyetini görüyoruz. Burada korkulacak ve tedirgin olacak hiçbir şeyin olmadığını gösteren bir çalışmayla beraber konuşuyoruz, diyalog kuruyoruz. Ziyaretlerde pek bir problem yaşamıyoruz. Daha çok esnafın birbirinden şikayetlerini duyuyoruz. Aynı semtte iş yapan esnafımız, öncelikle aralarında arkadaşlık, kardeşlik ve dostluk bağlarını geliştirmelidir. Rekabetten önce insani diyaloglarını öne çıkarsınlar. Çünkü, bu olursa rekabet zaten utanılacak hale gelir. Mesleğin saygınlığını yok edecek davranışlarda bulunmasınlar. Birbirlerine inansınlar ve İKO’nun vermiş olduğu ve tavsiye satış fiyatlarının yer aldığı fiyat ekranını takip etsinler. İKO Fiyat ekranıyla herkes uyumlu biçimde çalışmalıdır. Denetim sonucunda İKO Ayarevi ve GLT Laboratuvarında yapılan analizlerde standartların altında ürünleri çıkan esnaf için ne tür işlemler uyguluyorsunuz? Denetimlerimizde, şu ana kadar CVD taşa rastlamadık. Fakat, renkli taşlarda sentetik taşlar tespit ettik. Konuyla ilgili firmaya uyarımızı yaptık. Vitrinden o ürünü kaldırmaları için telkinde bulunduk ve kaldırıldı. Ayar konularında şimdiye kadar bir sorun yaşamadık. Ama, yaşanırsa da cezai yaptırımları fazladır. Dükkan kapatmaya kadar yolu var. Denetimlerde esnafa merdiven altı üretimlere itibar etmemelerini ve bu tür atölyelerde üretilen ürünlere vitrinlerde yer vermemeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı’nın yeni yönetmeliği uyarınca kalfalık, ustalık ve MYK belgelerini Oda’mızın atölyeleri ve sınıflarında teorik ve beceri sınavlarına girerek almaları yönünde telkinde bulunuyoruz. Denetimlerde çeşni alırken nelere dikkat ediyorsunuz. Esnafa ne tür uyarılar ve tavsiyelerde bulunuyorsunuz? Genelde kaynaklı ürünlere çok dikkat ediyoruz. 1-2 gramlık bir üründe kaynak çok fazla bir şey ifade etmez; fakat bir kiloda bir yekün teşkil ettiği için fırsatçılar için gelir kaynağı oluyor. Son zamanlarda çok fazla talep gören ürünler var. Bu ürünlerin şarnelli-yaylı ürünler olduğu gözüküyor. Özellikle, anonim bir model olan vidalı kelepçede yay oranı; 50 santimden başlıyor, 1,5 gram kadar çıkabiliyor. Bunun tespiti mıknatısla yapıldığı için onu da değişikliğe uğratarak silikon basılıyor. Hiç merak etmeyin, biz tüm bunların farkındayız. Sektörümüzün imajını zedeleyen bu kişilerin adresleri tek tek tespit ediliyor, tüm bağlantıları ortaya çıkarıldığında geçmişte de olduğu Mali Şube ekipleriyle gerekli baskınlar yapılacaktır. Bu ülkede milli servete zarar vermek için uyanıklık yaparak bu sektörde haksız para kazananların hiçbirine bu meydanı boş bırakmayacağız. Aykut Bey, bazı perakendeci esnafı için önemli olan “Demo” ürünlerle ilgili olarak, 14 Nisan 2021 de çıkan Kuyum Ticareti Hakkında Yönetmeliğin 11. Maddesinin a bendinde; "Kuyum İşletmesi Kuyum niteliği taşımayan ürünleri iş yerinde bulunduramaz ve bu ürünlerin satışını yapamaz." denilmektedir. Denetimlerde demo ürünler konusunda kontroller ve esnafa gerekli uyarılar yapılıyor mu? Denetimlerimizde vitrinlerinde fazlaca demo bulunduranları gördük. Ticaret Bakanlığı’nın son yönetmeliğinde ‘Demo’ ürün bulundurmak ve satmak yasaklandı. Vitrin dolu gözüksün, müşteri çekeyim; ama içeride ben sadece 14 satayım gibi bir anlayışla kuyumculuk yapılamaz. Niye 1980-90 kıyaslaması yapıyoruz. Çünkü, o zamanlar esnafın vitrinde 300 gram bileziği vardı ve başka hiçbir şeyi yoktu. Vitrini boş olmasına rağmen böyle bir şeye tenezzül edilmezdi. Demo ürünü bırakın, 14 ayar bilezik bile konulmazdı. Çünkü, 22 rafında 14 olmaz denirdi. Nezakete bakar mısınız! Şimdi ise bakıyorsunuz; vitrinde sarılık gözüksün de ne kadar dolu olsa da varsın altın olmasın. O zaman bujiterici misiniz? Demo bilezikleri vitrinlerden kaldıracaklar. Kendi sermayen neyse onu göstermelisin. Çantacı, toptancısı vitrine bakarak altın sanıyor. İKO Yönetimi ve Denetim Kurulu olarak sektörün denetimi ve piyasanın eşgüdüm içerisinde koordinasyonun sağlanması veregüle edilmesi noktasında gelecekte ne tür hizmetleriniz olacak? Görev süremiz boyunda İstanbul’da denetlemediğimiz kuyumcu mağazacısı ve atölyecisi kalmayacak. Hepsini tek tek ziyaret edeceğiz. Kimse İKO çalışmıyor diyemeyecek. Buna fırsat vermedik ve vermeyeceğiz. Kadrolarımız, son derece deneyimli ve profesyonel. Tüm esnafımız, bu konuda rahat olsunlar, hep sahada olacağız. Son olarak ayar ve karat denetimleri ve diğer konularla ilgili meslektaşlarınıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Sektörün üretimde ilk hareket ayardır. Ayarsız bir imalat olamaz. Teknoloji gelişti, hiçbir şey eskisi gibi değil. Dökümcülerin hazırlanmış ayarları ve renkleri var. Ancak, kendi eritip içi boş ve el işi ürünler yapan dökümcüler dikkat etmelidir. Çünkü, onların koçanlarını da rapor yapacağız. Dökümcüye gireceğiz koçanını alıp, denetleyeceğiz. Ayardan başlıyor işlem, kalite vs ile devam edip bitiyor ürün. Daha sonra tüketiciye sunuluyor. Karat denetimleri de çok önemlidir. Montürü üzerinde değil, çıplak taşta bakacağız. Çünkü yansıma çıplak taşta değil montürde oluyor. Bir taş ‘GH’ olamaz. Ya ‘G’ ya da ‘H’olur. Oda’mız bünyesinde faaliyet gösteren ve DS Services ile yaptığı işbirliği ile GLT Laboratuvarı, orijinal pırlantayla sentetik (CVD) taşları, yüzde 100 doğrulukla analiz eden bir sisteme sahip. Bu nedenle pırlanta, mücevher ve renkli taş satıcılarının GLT’ye önem göstermesini rica ediyoruz. GLT’den aldıkları sertifikalar, tüm dünyada geçerlidir. Yerli ve milli bir laboratuvarımız varken bu hizmeti başka bir kurumdan almanın bir anlamı ve mantığı yoktur.