Sıkıntıların tek kaynağı kota değil, dünyada resesyon var!
İstanbul Kuyumcular Odası ve Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetimi’nde görev alan, 54 yıllık deneyimli mücevherci, Eriş Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Levent Eriş, sektördeki son gelişmeler konusunda İKOHABER.COM ve Gold News dergisinin sorularını yanıtladı.
Ekonomik sıkıntılar ve jeopolitik gelişmeler sektörümüze nasıl yansıyor?
Pandemide sokağa çıkma yasağında bile mesaili çalıştık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine ihracat yaptık. 2021 ve 2022 yılını iyi geçirdik. 2023’de tüketim çılgınlığı bittikten sonra realiteler ortaya çıktı, bir düşüş oldu.
Altındaki kota kısıtlaması, üretici ve ihracatçı firmalarımızı nasıl etkiliyor?
Mısır, Libya ve Fas gibi ülkelerde dönem dönem kısıtlamalardan kaynaklı altında dünya fiyatlarına kıyasla dengesizlikler oldu. Ama, bizdeki fark ile Kuzey Afrika ülkelerindeki fark aynı değil. Söz konusu ülkelerde üretim az olduğu için çok da fazla etkilenmedi. Bu işten en çok etkilenen Türk mücevher sektörü. Büyük emeklerle bu noktaya getirdiğimiz bir sektör var. 54 yıldır bu meslekteyim. İşin kaçak olduğu zamanlarda, ihracatın sıfır olduğu, ithalatının yasak olduğu dönemlerde bile altında bu kadar fark yoktu. Bugün, işin rasyosu değişti, ihracatçı hammaddeye ulaşmakta zorlanıyor. Taşlı mücevher ihracatında bir etki olmadı diye düşünüyorum. Ancak, 2-5 dolara üretip ihracat yapan firmaları doğrudan etkiledi. Kapasite Raporu olan atölyelere açılan kota ile kısmen ateşi düşürdü. Ancak, iş işten geçti, niye? Kuyumcukent’te birçok firma merkezini Dubai ve Bahreyn’e taşımış. Büyük montanlı ABD pazarı, İtalya’ya dönmeye başlamış. O müşteriyi kaybedersek tekrar geriye almak hemen kota kalktı fiyatlar normale döndü ile olmuyor. Kotanın faydası olan firmalar var mı? Var. Direkt külçe işi yapan, bunlar hepimizin malumu. Buradan büyük para kazanan nemalanan 3-5 firma var. Ancak, yüzük, küpe üreteyim üzerine 3-5 bir şey koyayım satayım, istihdam sağlayayım diyen sektörün emekçilerine çok büyük bir darbe vurdu. Meslekte büyük montanlı, sermayeli imalatçı grupların bu işten yine zarar etmedikleri, yine belki kısmen kar bile ettiğini gözlemliyorum.
Eriş Mücevherat özelinde baktığımızda firmanız bu kısıtlamadan nasıl etkilendi?
Montür, mücevher üretimi ve mağazacılığımız var. Bizi çok etkilemedi. Bugüne kadar bir şekilde ufak tefek karımızdan fedakarlık ederek hiçbir müşteriyi altın farkından dolayı kaçırmadık. Ama, endirek olarak etkilendik. Öyle tüketiciler var ki bunlar geliyorlar, burada 50-100 kg düz altın siparişi veriyorlar. Bunun yanında bize de uğrayıp 500 gram-1 kg montür ve birkaç mücevher alıp gidiyorlardı. Artık, bu müşteriler gelmiyor.
Böyle süreçlerde firmalar için en ideal hareket tarzı ne olmalıdır?
Önce hastalığının gerçek sebebini teşhis etmek gerekiyor. İçerideki durgunluk bu işin sadece bir kısmı. Evet, kotanın etkisi var; ancak gözden kaçırılan bir şey daha var. Gerek iç pazar ve yurt dışında ciddi bir resesyon var. Avrupa’da mücevher tüketiminde ciddi düşüş var. Ortadoğu keza öyle. İtalya ve İspanya’daki ve Almanya’daki müşterilerimin hepsinin ortak şikayeti işlerdeki düşüş. Tek suçlu kota değil, bu bir parçası. Kota kalksa altın fiyatları eski alıştığımız gibi 10-15 dolar farklarla dönse sistem eskiye mi dönecek? Hayır. Böyle bir realite yok. İşlerin sıcak olduğu dönemlerde gördük ki bu işin içerisinde kapasitesi olanlar, olmayanlar banka kredileriyle veya dışarıdan sermayelerle bazı firmalar, alt yapılarını çok iyi hazırlamadan çok hızlı büyüdü. Şimdi o talebe bağlı hızla büyüyen firmalar zor durumda. Aynı hızla da eleman çıkartıyorlar. Birçok firma böyle dönemlerde işimizi nasıl artırabiliriz? konusu ile kafa yormak yerine oturup ağlama duvarı yaptılar. Dökülmeler olacak, olmalı da! Tavsiyem; herkes genel gider-gelir bütçesini çok iyi planlasın. İşlerin daha düşeceği üzerinde projeksiyonlar yapmalı.
Altın takının hem fiyatı arttı hem de kotadan etkilendi. Peki, dünyada fiyatı düşen pırlantalı mücevherde durum nasıl?
Pırlanta fiyatlarındaki düşüş öyle çok marjinal değil. Ama, altındaki yükseliş, 1.300 dolardan 2.800 dolara hızlı bir ralliydi. Pırlantada bazı taş boylarında yüzde 5-10, mücevher fiyatını çok fazla etkilemez. Pırlantadaki yüzde 5- 10’luk farklılık, ürünün bütününde yüzde 2-3’lük bir değişime etki eder.
Yüksek faiz, enflasyon, kota ve Maliye denetimleri, sektörde nasıl bir değişime yol açıyor?
Kuyumcular Odası ve İhracatçılar Birliği’nde görev aldım. Bu süreçte Maliye Bakanları ve devletin üst düzey bürokratlarıyla birçok görüşmelerimiz oldu. Değişmeyen gündem; kuyumcular vergi vermiyor konusuydu. Ve bu gerçek. Devlet, zaten altından vergi almıyor. Perakende satışta işçilikte yüzde 20 KDV istiyor. Denetimlerde görüldü ki adamın gerçek reel cirosu milyonlarca dolar; ama envanterinde altın, pırlanta yok. Kestiği fatura ise yılda 2-3 tane. Maliye denetimleri olmak zorunda. Hep hastalığı başka yerlerde arıyoruz. Altın kotasının oluşturduğu farktan en çok etkilenen ihracatçıdır. Kapasite Raporu ile imalatçılar da artık altını alabilecek durumda. Kotanın sektörü çok global olarak etkilediği kanaatinde değilim. İlk başlarda çok etkiledi. Hala sıkıntılar var mı var. Şu anda anında fiksleme yapmamız gerekiyor, yapamıyoruz. Altını ayda bir kere toplu olarak alabiliyoruz. Her gün ihracat yapıyorum ve müşterilerim her gün fikslenmesini talep ediyor. Bir takım uygulama sıkıntıları var; ama hastalığın altın kotasından kaynaklandığı görüşüne katılmıyorum. Sadece Türkiye’de değil, dünyada tüketim talebinde sıkıntı var.
Kuyumcular Odası (İKO) Yönetimi ve Başkan Atayık’ın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Eski arkadaşım ve bir dönem de İKO Yönetimi’nde birlikte çalıştık. Mustafa Bey’in çalışmalarını başarılı buluyorum. Kota kısıtlamasından en çok etkilenen küçük imalatçılar ve perakendeciler için elinden gelen gayreti gösterdiğine inanıyorum. Tabii ki başarabildiği şeyler var; bürokrasinin direncinden kaynaklı başaramadıkları var. Ama, büyük bir gayret içerisinde. Kapasite Raporu olan imalatçılara kota verilmesi önemli bir çalışma. Bu iş için de onu tebrik ediyorum.
İKO Yönetimi’nin yoğunlaşması gereken ana konu ne olmalıdır ?
Altın Muhasebesi’nin yeniden hayata geçmesi için çalışılabilir. Tabii ki Mustafa Başkanın kontrolü dışında, devletin sektöre bakışıyla ilgili bir konu. Altın Muhasebesi ile kuyumculuğun diğer mesleklerden ayrışmasını istiyoruz. Otomotiv ve tekstil kadar Ankara üzerinde bir özgül ağırlığımız yok. Ayrıca, Mustafa Başkan’dan vitrinlerde daha çok yer almaya başlayan CVD taşları konusunda denetim anlamında daha aktif bir çalışma bekliyoruz. Öte yandan kuyumcuları, Maliye gözünde yüceltebilecek, daha fazla fatura kesilmesini özendirecek çalışmalar yapılabilir. Bu kapsamda perakendecilere yönelik özendirici eğitimler faydalı olabilir.
2024 yılı Eriş Mücevherat için nasıl geçti? 2025 yılı hedefleriniz nelerdir?
Planladığımız ciroları yakalama açısından hedeflerimize ulaştık. 2025’ten tereddütlüyüm. İstanbul fuarından sonra çok ciddi durgunluk yaşanıyor. 2025’in tamamını kapsayacak, belki 2026’lara uzayacak bir durgunluk olarak görülüyor. Sonra yükselme trendine girer diye umut ediyorum. Projeksiyonlarımızı buna göre yapıyoruz. Sektörde daha fazla büyümeme konusunda karar aldık. Sektör dışındaki yatırımlarda ilerlemeyi planlıyoruz.