Kg birim değeri yüksek bir sektör, cari fazla yaratabilir

İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlık Başdanışmanı Ali Ramazan Şanto, 30 yılı aşkın Borsa ve TİM verileri ışığında kuyumculuk sektörünün cari açığa yol açmadığını rakamların diliyle ortaya koydu. Şanto, ayrıca Merkez Bankası’nın yeni düzenlemesiyle özellikle küçük ve orta işletmelerin altın kredilerine ve hammaddeye erişim konusunda sahada karşılaşılan zorluklar ve gelen şikayetler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Elimizde olan 30 yıllık resmi ve sektörel verilerden, ekonomistlerin tespitlerinden, mesleki gerçeklerden; ama en önemlisi kolaycılığa kaçmadan! Objektif, teknik, bilimsel verilerle ve samimi bir çalışma ile ülkemizde cari açığı yaratanı arıyoruz. Çünkü, 30 yıllık emeğin heba olmasını istemiyor, çocuklarımızın, bizden sonraki nesillerin sektörümüzü daha iyi seviyelere taşımasını istiyoruz. Taleplerimiz çok net. Kuyumculuk ve mücevherat sektörü olarak ihtiyaçlarımız çok net. Kayıt içine girmek, markalaşmak, takdir edilmek, hammaddemiz olan kıymetli maden ve kıymetli taşlara uluslararası piyasa fiyatlarından ve kolayca erişmek istiyoruz. Bu hammaddeleri üretimde kullandığımız sürece “Altın Esaslı Muhasebe” ve/veya yerine koyma maliyet muhasebesi esaslarıyla, sermayemizin vergilendirilmeden korunmasını istiyoruz. Kayıt içinde girmemiz için temel gereksinim budur.
Bizim hammadde ihtiyaçlarımızın farklı bir kayıt sistemi ile tutulmasını, Merkez Bankası altınlarının, yatırım amaçlı Darphane basılı ürünlerinin, 1 kg altındaki rafineri ürünlerinin, fon ve banka altın depo hesabı fiziki karşılıklarının, teknoloji kullanımlarının, elektrik, endüstriyel, dişçilik, diğer hatıra vb. kullanımları için gerekli altının ayrıca izlenmesi gerektiğini ısrarla ifade etmek istiyoruz.
Türkiye’nin KG birim değeri en yüksek ihraç ürününü (Bu değer genel olarak ihraç ürün KG birim değeri 1,44 USD/KG olan bir ülkede kuyumculuk ve mücevherat sektörü ürünlerinde 650-750 USD/KG arasındadır) en yüksek katma değerle üreten bir sektörün cari açık yarattığını söylemek; ancak kolaycılık olarak değerlendirilebilir.
Bizim bir yapay zekamız var, adı “GG Gezgin Grok” ona sorduk; “Hammaddesi yurt dışından gelen; ancak ürettiği ürünü yüksek katma değerle ihraç eden bir sektör cari açık yaratır mı?” diye
GG Gezgin Grok’un cevabı şu oldu; Hammaddesi ithal edilen, mamul hale getirilen ve kilogram (KG) birim değeri en yüksek ürünlerle ihracat yapan bir sektör, cari açık yaratmaz, aksine genellikle cari fazla oluşturmaya katkı sağlar. Ancak, bunun bazı şartları ve nedenleri vardır. Şöyle açıklayabiliriz:
1. Katma Değerin Cari Açık Üzerindeki Etkisi
Yüksek Katma Değer: KG başına birim değeri yüksek olan ürünler, genellikle yüksek teknoloji, tasarım, bilgi birikimi veya markalaşma içerir. Bu tür ürünlerin ihracatı, ithal edilen hammaddenin maliyetini ciddi şekilde aşar. Örneğin: Hammaddesi 10 $/kg olan bir ürün, işlenip 100 $/kg değerine ulaşıyorsa, 90 $ net ihracat geliri sağlar. Böyle bir fark, ithalatın cari açık yaratmasını engelleyerek ülkeye döviz kazandırır.
2. Örnek Sektörler
Aşağıdaki sektörler, yüksek katma değerli ürünlerin ihracatını gerçekleştirir ve cari açık yaratmaktan ziyade ekonomik büyümeye katkı sağlar:
Havacılık ve Savunma Sanayii: Hammadde (örneğin alüminyum veya titanyum) ithal edilse de uçak, İHA gibi yüksek katma değerli ürünler ihraç edilir.
İlaç ve Biyoteknoloji: Kimyasal hammaddeler ithal edilip, ileri teknolojiyle işlenerek çok yüksek fiyatlarla ihraç edilebilir.
Elektronik ve Teknoloji: Çip, yarı iletken gibi ürünlerin hammaddesi ithal edilse de, mamul ürünlerin birim fiyatı çok yüksektir (örneğin 1 kg çip binlerce dolar edebilir).
Lüks Tüketim Malları: Mücevherat, saat, moda gibi ürünler de bu kapsama girer.
3. KG Birim Değeri ve Ekonomik Avantaj
Türkiye örneği: Türkiye’nin genel ihracatındaki kilogram başına birim değeri 1.5-2 $ civarındadır. Ancak yüksek katma değerli sektörlerde bu oran 20 $’ı aşabilir.
Eğer bir sektör 50 $ veya üzeri kg birim değerine ulaşabiliyorsa, ithalat maliyeti yüksek olsa bile bu fark, cari dengeye pozitif katkı yapar.
4. Cari Fazla Yaratma Potansiyeli
Yüksek katma değerli bir sektör şunları sağlar: İthal edilen hammadde maliyetini fazlasıyla karşılayarak net ihracat gelirini artırır. Ülkeye döviz girişi sağlayarak cari açığı azaltır ya da cari fazla oluşturur. Teknoloji ve bilgi birikiminin artışıyla ithalata bağımlılığı azaltarak uzun vadede cari açığa çözüm üretir.
Sonuç
Kg birim değeri yüksek bir sektör, doğru yönetildiğinde cari açık yaratmaz. Tam tersine: Cari fazla yaratabilir. Ekonomik bağımlılığı azaltabilir. Ancak, sektörün rekabet gücü, ihracat pazarlarının çeşitliliği ve üretim süreçlerinin etkinliği gibi faktörler bu başarıda belirleyici olur. Türkiye’nin savunma sanayii ve yüksek teknoloji ihracatındaki gelişimi, bu tür sektörlerin etkili bir örneğidir.
Soruyu GG Gezgin Grok’a “Bu sektör, KG Birim Değeri en yüksek ürünü üreten sektör deseydik (650-750 USD/KG ile en yüksek sektör)”acaba daha neler diyecekti bilemeyiz.
Yapay zekadan geçtik, şimdi biraz da yıllardır ekonomi yazarlığı yapan değerli bir yazarımıza bakalım neler diyor bu konuda;
Mesela Sayın Ege Cansen;
Altından yapılan kuyumlar veya sikkeler tüketim malı değildir. Bunlar kullanılınca tükenmez. Yatırım malı da değildir. Çünkü aşınmaz ve eskimez. Yani altın amortismana tabi değildir. Dolayısıyla tüketim veya yatırım malı olmayan bir malın yani altının cari işlemler hesabında yeri yoktur. Parasal altın zaten girmemektedir. Yurt içinde kalan ithal altın, aynen vatandaşın yastık altında veya yurt dışında tuttuğu yabancı para gibi bir tür dövizdir. Bundan altın ihracatı düşüldükten sonra yurt içinde kalan altının dolar karşılığı, ilan edilen “Cari Açık” rakamından düşülürse “Ekonomik Cari Açık” rakamı bulunur. Bu düzeltme döviz ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Ama cari açığın sanıldığı gibi sadece “cari işlemlerden doğmadığını” herkes anlar. Bu da ekonomi politikası oluşturanların göz önünde tutması gereken önemli bir husustur demektedir.
Kota uygulamak sonucu, diğer sektörlerde bir yılda sadece 9 milyon dolarlık iyileşme sağlamayı başarı sayacaksak tamam o zaman; ancak 30 yılını dünyanın 200 ülkesindeki müşterilerine ihracat yapma potansiyeline sahip bir sektörü yani, altın yumurtlayan tavuğu keseceksen ona da tamam diyoruz. Ancak, su akar yolunu bulur. İnsanların ekmeği rızkı her şeyden kutsal ve önceliklidir. 30 yıllık kazanımlarını heba etmeyi kimse göze alamaz.
Maalesef, 30 yıl öncesi ortama döndük, yıllardır “Altın Esaslı Muhasebe” konusunun çözülmesini bekleyen, kime konu aktarılsa “Evet haklısınız böyle olmalı” denilmesine rağmen bir gelişme olmuyor. Diğer taraftan bu cari açığı yaratanı bulmak için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verileri ile İstanbul Altın Borsası (şimdi BİST içinde piyasa) verileriyle bu konuyu irdelemeye hazırız. Rakamlar, bu sektörün söylendiği gibi cari açık yaratmadığı, aksine döviz girdisi sağlayacak yüksek katma değerli ürün üreten ihracat yapan bir sektör olarak katkı sağladığını gösteriyor.
Gelin hep birlikte elimizdeki 30 yıllık verileri inceleyelim. Elinde veri olan da bu çalışmaya katkı versin, cari açık yaratanı hep birlikte bulalım.
Arz Kaynaklarını İncelediğimizde;
• İthal Edilen Altınlar (İAB-BİST Kıymetli Madenler ve Taşlar Piyasası)
• Yurtiçi Altın Madenlerinden Üretim
• T.C.M.B. Altınları
• Yurtdışındaki Vatandaşlarımızın Birikimleri (Emlak ve vb. Satın Alımlarda)
• Hurda Altın ve Yastık Altı Altın Dönüşleri (Emlak ve vb. Satın Alımlarda)
• Ülkeye İstanbul Hava Limanı (İHL) dışında kaçak giren Altınlar olduğu görülür.
• Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yolcu beraberinde getirilen altınlar ve diğer arz şekilleri.
Talep Çeşitliliğini İncelediğimizde;
• Kuyumculuk ve Mücevherat Sektörünün Talebi %51-60
• Yatırım Amaçlı Talepler %16
• Endüstri Sektörünün Talebi %13
• Merkez Bankaları ve Diğer Resmi Kuruluş ve Bankalar %20
(Yurtdışı altın talepleri, Tasarruf amaçlı talepler, Spekülatif amaçlı talepler)
Tasarruf Çeşitliliğini İncelediğimizde;
• Altın %26
• Vadeli TL %24
• Yastıkaltı Döviz %20
• Yastıkaltı TL %15
• Vadeli Döviz %13
• Vadesiz TL %12
• Taşınmaz Mal %10
Şeklinde olduğu yapılan bir inceleme raporunda ortaya konuldu. Ancak, bu başlıkların ve oranların ülke ve dünya ekonomik, sosyal ve siyasi şartlarına göre değişikliğe uğraması kaçınılmazdır. Genel olarak Borsa verilerinden, altın ithalat miktarı (KG ve TON olarak),USD/Ons ağırlıklı ortalama fiyat (AOF), ortalama USD/Kg fiyat verileri kullanıldı.
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında üretilen kilo başına katma değeri de ve bu kapsamda yapılan ihracatı da göz ardı etmemeliyiz. Hemen hemen ihracatın yarısına ulaşan miktarlar söz konusu oluyor. Kayıt altına ihracat olarak girmeyen; ancak turistik bölgelerde ve serbest bölgelerde yapılan ticareti de bir yere not etmeliyiz. Bütün bu samimi yaklaşımlar sonucu bu sektörün cari açık yaratan değil, cari açığı yarattığı katma değer, değerli ihraç ürünü ve döviz girdisi ile ve hiçbir zaman, yıllar geçse de değerinden hiçbir şey kaybetmeyen bir emtianın varlığının ülkede kalması da bu değerlendirmenin ana eksenini oluşturuyor.
Ayrıca, ithal edilen altının tamamını bu sektöre yüklemek de en büyük haksızlık, kolaycılık ve sübjektif bir bakış açısını ortaya koyuyor.
2025 yılı ilk iki ayında (Ocak-Şubat) uluslararası fiyata yakın ve elde var olan hammadde ile üretimlerini ihraç eden sektörümüz müthiş bir performans göstererek sektörler içinde en yüksek değişim oranını yakalamış, ayrıca ihraç ürün kg birim fiyatı bazında yeni rekorlara ulaşmıştır. Engellenmediği zaman önü açık olduğu zaman yaratacağı yüksek katma değer ile ülke ekonomisine nasıl bir katkı verdiği açıkça ortaya çıkıyor. Bu ivme korunduğu takdirde ve sektörün önüne engeller konulmadığı sürece yıllık ihracatını 14-15 milyar dolara, toplam hacmini 40-45 milyar dolar seviyesine çıkarması mevcut değerlerden hareketle yapılan projeksiyonlar çerçevesinde olası görülüyor.
Altın kredisi almak da zorlaştı
Sektör olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan uygulandığı tarihten bu yana iç piyasada istihdam, üretim ve ihracatta çok önemli müşteri kayıplarına sebep olan altında kota kısıtlamasının kaldırılmasını beklerken, 1 Mart tarihinde altın ve döviz kredileriyle ilgili yapılan düzenleme piyasamızda kuyumcularımızın moral motivasyonunu alt üst etmiştir. Bilindiği gibi, Merkez Bankası, yabancı para kredilerdeki gelişmeleri dikkate alarak sıkı parasal duruşu desteklemek amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında değişiklik yaptı ve yabancı krediler için aylık yüzde 1 olan büyüme sınırı yüzde 0,5’e düşürdü. Bu kapsama altın da alınınca zaten kota nedeniyle zor günler geçiren küçük üreticilerimizin altın kredisiyle hammaddesi olan altına erişimini imkansız hale getirdi. Yeni düzenleme, özellikle küçük üretici ve ihracatçı firmalarımızın altın kredisine ulaşımını oldukça zorlaştırmıştır. 1 Mart tarihindeki düzenleme sonrası bankaların faiz oranlarını da arttırması nedeniyle firmalarımızın üretimde kullandığı hammaddemiz olan altına erişimi neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bugün, krediye erişim imkanlarının kısıtlanması nedeniyle hiçbir meslektaşımız, altın kredisi almak için bankalara başvuru yapamıyor, bankalar da kredi vermiyor.
Ayrıca, bu düzenleme sonrasında bankalar altın kredisi faiz oranlarını da arttırdı. Döviz cinsi altın kredileri, mücevher imalatçısı firmalarımızın üretim süreçlerinde temel bir finansman aracı olarak kullanılıyor. Bu krediler, hammadde alımı (Örneğin; altın, değerli taşlar) ve üretim süreçlerinin devamlılığı için kritik öneme sahip. Söz konusu karar,mücevher imalatçısı-ihracatçısı sektör firmalarının finansman koşullarını, sektörümüzün sürdürülebilir büyümesini ve ihracat potansiyelini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle; mücevher imalatçısı-ihracatçısı firmalara sağlanan döviz cinsi altın kredilerinin, TCMB’nin kredi büyüme sınırından muaf tutulması ve bu firmalara finansal destek olarak altın kredisi kullanma koşullarının iyileştirilmesi yönünde bir düzenleme yapılması, bu arada, arttırılan faiz oranlarının da geri alınması ivedilikle çözüm bekleyen önemli konulardır.
Amaç, üzüm yemek mi? Bağcıyı dövmek mi? Anlamak gerçekten zor. Ancak, ne olursa olsun altın yumurtlayan tavuğu kesmeyelim, bu sektör sadece bu günlerde değil, yüzyıllardır bu ülkenin görünmez zenginliğidir. Kriz zamanlarında ülkemizi diğer ülkelere göre daha dirençli kılan gizli bir ekonomik güç kaynağıdır. Bu değeri göz ardı etmemeliyiz.